Hemoroid

Hemoroid
Hemoroid

Hemoroidal Hastalık (Hemoroid, Basur), Hemoroidlerin genel olarak anal kanaldaki venöz pleksusların genişlemesi sonucu ortaya çıktıkları kabul edilmiştir. Ancak hemoroidlerin içinde anal kanalı örten mukoza (anal kanal iç tabakası) kan damarları, kas lifleri ve hemoroidi kas dokusuna bağlayan bağ dokusu vardır. Hemoroidleri alttaki yapılara asan bağ dokusundaki zayıflama sonucunda hemoroidler anal kanal duvarından dışarı doğru sarkmaktadır. Kabızlık ve şiddetli ıkınma gibi nedenlerle de bu yapılar dışarı doğru çıkmaktadır. Yani hemoroidler normalde bulunan anatomik yapılardır ancak bazı kişilerde lümene doğru büyüyüp anal kanaldan dışarı doğru çıkarak belirti vermektedirler. Hemoroid hastalığının genel olarak kabızlık, ishal, aşırı ıkınma, gebelik, uzun süre ayakta kalma ve genetik faktörlere bağlı olduğu düşünülmektedir.      

Belirti ve Bulgular

En sık görülen belirti kanamadır. Genellikle traze kırmızı renktedir. Tuvalet kağıdına bulaşma, kan görme, damlama, fışkırma şeklinde olabilir. Kanama genellikle ağrısızdır ancak bazı durumlarda ağrı da olabilmektedir. Bir diğer belirti hastanın eline hemoroid memelerinin gelmesidir. Bunlar genelde dışıkılama sonrasında hastanın eline gelmekte, bazı durumlarda anal kanaldan içeri itildiğinde hasta rahatlama hissetmektedir. Görülebilen diğer belirtiler ise kaşıntı, ıslaklık hissi ve iç çamaşırda kirlenmedir.

Hemoroid hastalığı genellikle 4 evreye ayrılır. Birinci evre erken dönem hemoroidlerdir. İçkısımda bulunurlar ve ıkınmada dışarıya çıkmazlar. İkinci evre hemoroidler ıkınma sırasında anal kanaldan çıkarlar ve tekrar içeriye girerler. Üçüncü evrede hemoroidler ıkınma sırasında dışarıya çıkarlar ve ancak el (parmak) yardımıyla içeri girerler. Dördüncü evre hemoroidler ise sürekli dışarıda kalırlar ve el yardımı ile dahi içeri girmezler.

Teşhis

Hemoroid teşhisinde ilk aşama hastanın öyküsü ve fizik muayenedir. Fizik muayene  anal bölgenin gözlenmesi (inspeksiyon) ve rektal tuşe (anal kanalın parmakla muayenesi) ile yapılmaktadır. Küçük iç hemoroidler muayene ile tespit edilemezler. Ayrıca kanamaya neden olabilecek başka durumların da ekarte edilmesi gerekir. Bu nedenle hastalara şikayet, yaş, aile öyküsü gibi durumlar dikkate alınarak rektosigmoidoskopi veya kolonoskopi yapılması gerekir.

Tedavi

Birinci ve ikinci derece hemoroidlerde belirtilere yönelik semptomatik tedavi uygulanır. Başta  yaşam tarzı değişiklikleri, diyet alışkanlığı, dışkılama düzeninin sağlanması gerekir. Lifli, posalı gıdaların alınması, yeteri kadar su içilmesi önemlidir. Ek olarak gerekli görülen durumlarda çeşitli ilaç tedavisi seçenekleri de mevcuttur. Bunların dışında bant ligasyon, halk arasında lazer olarak tabir edilen yakma yöntemleri, skleroterapi (kimyasal madde enjeksiyonu), dilatasyon (anal kanalı gevşetme), gibi çeşitli tedavi yöntemleri de mevcuttur.

Cerrahi Tedavi

Cerrahi dışı tedaviler ile iyileşme sağlanamayan erken evre hemoroidlerde ve 3. Ve 4. Evre hemoroidlerde uygulanır. Hemoroid pake veya pakelerinin çıkarılması işlemidir. Bunun dışında stapler hemoroidektomi (Longo Ameliyatı) adı verilen anal kanalın üst kısmının  çepeçevre (zımbalama yöntemi olarak ifade edilebilecek)  kesilip çıkartılması yöntemi de vardır. Cerrahi yöntemin uygun seçimi ve uygun cerrahi teknik tedavinin başarısı için çok önemlidir.

Hemoroid Hastalığında Lazer Tedavisi

Hemoroid hastalığı tüm dünyada yaygın olarak görülmektedir. Tedavisinde öncelikle ilaç tedavisi ve diyet tercih edilmektedir. Ancak geçmeyen rektal kanama (makattan kanama), makat ağrısı, kaşıntı, anal kanal mukozasının dışarı doğru sarkması (prolapsus) gibi durumlarda invazif cerrahi işlemler gerekebilir. Hemoroid hastalığında band ligasyon (bağlama), hemoroidektomi (hemoroidin çıkarılması), stapler hemoroidopeksi gibi çeşitli seçenekler mevcuttur. Bu yöntemlerden uygun olanın seçimi tedavi başarısı için çok önemlidir.  

Lazer tedavisi tıbbın çeşitli alanlarında uygulanmaktadır. Son yıllarda hemoroid hastalığında da modern bir tedavi yöntemi olarak kullanımı artmaktadır. Çeşitli önemli klinik çalışmalarda lazer tedavisinin ameliyat sonrası ağrı ve normal hayata dönme açısında daha avantajlı olduğu, nüks açısından da klasik cerrahi tedavi ile benzer sonuçlar verdiği görülmüştür. Bunun üzerine kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.

Lazer tedavisinin avantajları şöyle sıralanabilir,

-     Daha kısa ameliyat süresi

-     Daha az kan kaybı

-     Lokal anestezi ile yapılmasının mümkün olması

-     İşlem sonrası daha az ağrı

-     Daha düşük komplikasyon oranı

-     İş ve günlük aktiviteye erken dönüş

Özellikle lazer tedavisi sonrası ağrının daha az olması hasta memnuniyetini arttıran en önemli faktördür. Ağrı kesici ihtiyacı da azaldığı için fazla ilaç kullanımı ve buna ait komplikasyonlardan da kaçınılmış olmaktadır. 

Lazer tedavisi sonrasında nadir olarak dış hemoroidlerde tıkanma (tromboz) olabilmektedir. Hastada bir miktar ağrıya neden olsa da bu sorun ilaç tedavisi ile kısa süre içinde çözülebilmektedir.

Uzun dönemli takiplerde nüks riskinin cerrahi hemoroidektomi ile benzer olduğu da gösterilmiştir.  

Konu Hakkında Detaylı Bilgi Almak İçin İletişime Geçiniz

İletişim